30 Nisan 2011 Cumartesi

ERZURUM

Erzurum'un konumu
Erzurum'un konumu
Erzurum Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan il,
Doğu Anadolu Bölgesi, Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinden biri. Bölgeye bu ad, Anadolu topraklarının doğusunda yer alması nedeniyle Birinci Coğrafya Kongresi tarafından 1941 yılında verilmiştir. Doğu Anadolu Bölgesi illeri: Ağrı, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van, Ardahan ve Iğdır'dır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Erzincan,
Gümüşhane,
Muş,
Muş Türklere Anadolu’nun kapısını açan Malazgirt Zaferinin kazanıldığı, her tarafı târihî ve tabiî güzelliklerle dolu olan ilimiz. Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Murat, Van bölümünde kalan il toprakları 39°29’ ve 38°29’ kuzey enlemleri ile 41°06’ ve 41°47’ doğu boylamları arasında yer alır. Doğudan Ağrı, kuzeyden Erzurum, batıdan Bingöl, güneyden Bitlis, güney batıdan Batman ve Diyarbakır illeriyle çevrilidir. Trafik numarası 49’dur.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız. 
Ağrı ve
Kars ile komşudur.

İsminin kökeni

Erzurum “Azzi”, “Erzen” (Darı), “Arze” ve bilhassa Müslüman Arapların “Erzenu’r Rûm” (Erzen-i Rûm) ismiyle anılan aynı bölgedeki eski ve târihî bir şehirden gelir. Türkler Erzurum ismini vermişlerdir. Trafik numarası 25’tir.

Erzurum
Türkiye'nin
Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke. Ülke topraklarının büyük bir bölümü Anadolu yarımadasında, kalanı ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur. Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'dir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Doğu Anadolu bölgesinde bulunan bir şehir. Tarihin ilk dönemlerinden beri bir yerleşim yeri olan Erzurum günümüzde de Türkiye'nin 14. ve
Doğu Anadolu Bölgesinin en büyük kentidir.İl nüfusu 723.398 olup, büyükşehir nüfusu 551.559 kişidir. Tarihi yapısı ve tarihi eserler bakımından bölgede çok önemli rol üstlenmektedir.

Tarihçe



Doğu Anadolu'nun En büyük kenti olan Erzurum'un M.Ö. 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum'u da içine alan bölge tarih boyunca
Doğu Anadolu Bölgesi, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Anadolu topraklarındaki konumunda doğuda yer alması nedeniyle Birinci Coğrafya Kongresi tarafından 1941 yılında böyle isimlendirilmiştir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Urartu'lar,
Urartu Devleti Doğu Anadolu'da yaşamış ilkçağ ulusudur, en parlak döneminde (M.Ö. IX. yy.) Hazar Denizi'nden Malatya'ya kadar uzanan alanda egemenlik sürüyordu. Başkenti Tuşpa (Van) idi. Devletin kuzey sınırları Erzurum ve Erzincan'a, güney sınırlarıysa Musul ve Halep'e kadar uzanıyordu. O yıllarda Ön Asya'nın büyük devleti olan Asur Devleti, Urartuların bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Kimmerler,
Kimmerler, M.Ö. 15 ve M.Ö.14'üncü yüzyıllardan M.Ö. 8'inci yüzyılın ilk yarısına kadar İdil Nehri’inden Karadeniz’in kuzeyine doğru uzanan geniş bir alanda Kimmerya’da yaşamış göçebe bir kavimdir. Korkusuz ve cesur savaşçılar olarak ün salmışlardır. İskitlerin baskısıyla Kafkas dağlarını aşarak Doğu Anadolu'ya saldırdılar. Asur kralı II. Sargon, bunları bozguna uğrattı. Fakat savaşta ölünce Kimmerler, bir süre daha bu bölgede kaldılar. Sonra batıya doğru ilerlediler.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
İskitler,
M.Ö. sekizinci ve yedinci yüzyıllarda Orta Asyadan güney Rusyaya göç ederek M.Ö. 6. yüzyılda Tuna-Volga ırmakları arasındaki geniş bölgede devlet kuran bir bozkır kavmi. Bu kavme Persler, Saka ve Yunanlılar, İskit adını vermişlerdir. İskitlerin M.Ö. 9. yüzyılda, Altay Dağlarının doğusunda yaşadıkları tahmin edilmektedir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Medler,
İ. Ö. 1300 yıllarında Med ve Pers aşiretleri Asya’nın kuzeydoğusundan İran’a gelmeye başlamışlardır. Bunlardan Med aşiretleri İran’ın batısındaki Urmiye gölü çevresine yerleşmişlerdir. Med’ler Urmiye gölü çevresinden batıya, Botan bölgesine doğru yayılmışlardır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Persler,
Persler İran’a hakim olan eski bir kavim. Ari ırkına mensup, Hint-Avrupa kavmidir. M.Ö. 2000 yılında, kuzeyden gelip, Orta İran’a yerleştiler. Eski Ortadoğu’ya hakim Elamlılar ve Medlerin hakimiyetinde yaşadılar. M.Ö. 6. yüzyıl ortalarında, Pers Prensi
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Partlar,
Romalı'lar,
bkz. Antik Roma
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Sasaniler,
Sasaniler 224 - 652 yılları arasında Pers İmparatorluğunu yönetmiş olan hanedana verilen isim.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Araplar,
Araplar, anadili Arapça olan topluluklara denir. Akdeniz'in güneyinde Afrika'da Büyük Sahra ve Sudan'a, doğusunda Irak'a ve Arabistan Yarımadası'na kadar uzanan bir coğrafyada yaşarlar. Arapça konuşulan ülkeler Arap ülkeleri olarak adlandırılır. Bu ülkelerde, Arapça’nın dışında Kuzey Afrika'da Berberice , Irak'ta Kürtçe ve Türkmence, Güney Arabistan'da ise çeşitli yerel diller konuşulur.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Moğollar,
Moğolistan'ın yerli halkı. Doğu Asya kavimlerinden. Asıl yurtları Moğolistan’dır. Kısa zamanda Asya kıtasının büyük bir kısmına sâhip olup, yayıldılar.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
İlhanlılar ve
İlhanlılar yada İlhanlılar Devleti, Cengiz Han'in (Çingiz Han)torunu Hülagû Han tarafından, merkez Tebriz olmak üzere İran'da kuruldu (1256). "İlhanlı" ismi; "Büyük Kağanlı" anlamına gelmektedir. Çünkü İlhanlılar'ın kendi bayrakları ve paraları olsa da, bir çeşit eyalet sistemiyle yönetilmekteydiler ve Moğollar'ın Büyük Kağan'ına bağlıydılar. İlhanlı kelimesinin tartışılan bir başka anlamı ise; İl-eyalet hanı olabileceğidir. Son derece büyük ve hızlı hareket eden bir orduları vardı
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir. 1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir.

Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre
bkz. Safevi Devleti
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
23 Temmuz
23 Temmuz Gregorian Takvimine göre yılın 204. günüdür. Sonraki sene için 161 (Artık yıllarda 162) gün var
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
1919 da
1919 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Erzurum'da toplamıştır.

Erzurum'un bilinen ilk adı
Erzurum Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan bir serhat şehridir. Kış turizmi ve üniversiteler arası kış oyunlarının adresi olup aynı zamanda 2011 universiad dünya kış olimpiyatlarına hazırlanmaktadır. Plakası 25 olan Erzurum ili sınırları içerisinde 2007 nüfus sayımına göre 784.941 kişi yaşamaktadır. Erzurum insanına dadaş denmektedir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Doğu Roma (Bizans) İmparatoru
bkz. Bizans İmparatorluğu
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
II. Theodosius'a (
II. Theodosius
Flavius Theodosius
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
408-
408 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
450) izafe edilen
450 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
'ti ve şimdiki Erzurum'un yerinde kurulmuştu. 4. yüzyıl sonuna doğru

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Roma İmparatorluğu sınırları içine alınmış ve
Bugünkü İtalya’nın Latium bölgesinde, Tiber Irmağı’na bakan tepelerde kurulmuş birkaç köyden oluşan eski Roma, sonradan dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin merkezi oldu. Romalılar tarihte pek çok ülkenin dilini, edebiyatını, yasalarını, yönetim biçimini ve mimarlığını etkiledi.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
415 tarihinde Theodosios'un emriyle Şark Orduları Kumandanı tarafından kurulmuştur. Urfalı Mateos'a göre bu şehir Garin mıntıkasında, Fırat'ın kaynağına yakın bir yerde (Belazurî) bulunuyordu. Bölgeye hakim olan Ermenyakos'un ölümü üzerine, yerine geçen Kali adlı karısı tarafından kurulduğu için Araplarda (Kali'nin ihsanı) adını vermişlerdir. Belazuri Kalîkala'yı dördüncü Ermeniyye şehirleri arasında sayar ve Ermeniyye şehirlerinden biri olarak kabul eder. 10. yüzyıl İslam coğrafyacıları Kalikala şehri hakkında bize malumat vererek, doğuda ev eşyasının en önemlisi sayılan Kali'nin (halının) burada yapıldığını ve adını bu şehirden almış olduğunu kaydetmektedirler. ''Hudud Alalamın yazarı bu şehrin müstahkem bir kalesi bulunduğunu ve her taraftan gelen gazilerin burayı nöbet tutarak koruduklarını ve şehirde tüccarların çok olduğunu bildirmektedir.

Tarih Öncesi Çağlar

Erzurum ve çevresi özellikle son Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı'ndan itibaren yoğun iskana ve siyasi olaylara tanık olmuştur. Bunun sebebi en eski çağlardan beri önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında yer almaşı, zengin akarsu ağım bünyesinde bulundurması ve doğal savunma zeminine sahip olmasıdır. Çevredeki sert iklim şartlarına rağmen dağ silsileleri ve akarsu boylarındaki verimli ovalar tarıma ve bilhassa hayvancılığa uygun bir ortam oluşturmuştur. Karaz, Pulur ve Güzelova kazılarının tanıklığında, yaklaşık altı bin yıldan beri çevredeki yaşama biçiminin devam ettiği söylenebilir. Bölgede M.Ö. 4. binden itibaren çok kuvvetli bir kültür birliğinin olduğu da ortaya çıkmıştır.

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı

Erzurum, I. Dünya Savaşı'nda bir cephedir.

Nüfus

Türkiye'nin 14. büyük kenti olan Erzurum büyükşehir statüsüne kavuştuktan sonra Merkez ilçe 2008 yılında 5747 sayılı kanun ile Palandöken,Aziziye ve Yakutiye olmak üzere 3 ilçeye ayrılmış,yine aynı kanun ile daha önce ilçe olan Ilıca'nın ismi Aziziye olarak değiştirilmiş ve Büyükşehir Belediyesine bağlanmıştır.
Yıllara göre merkez nüfus veriler
2010 551.559
2009 549.551
2000 402.588
1990 362.501
1980 242.881
1970 140.548
1960 100.056
1955 85.763
1950 59.057
1945 50.091
1940 47.916
1935 33.425
1927 31.771

Şehirdeki Büyük Semtler



  • Yenişehir




  • Yıldızkent




  • Şükrüpaşa




  • Dadaşkent




  • Mumcu




  • Gürcükapı




  • Tebrizkapı




  • Gez




  • Ilıca




  • Yunusemre




  • Dadaşköy




  • Dumlu




  • Sanayii




  • Hilalkent

    Turizm



    Erzurum'da kış turizmi gelişmiştir. Şehrin en önemli turizm kaynağı Çifte Minareli Medrese ve merkeze üç kilometre uzaklıktaki Palandöken Dağı'dır. Palandöken Dağı 2011'de Üniversite Oyunları'na ev sahipliği yapacaktır.

    Alış-Veriş Merkezleri





  • Redevco Erzurum




  • Kervansaray




  • Erzurum Galeria




  • Meral

    Gezilecek Yerler





  • Taşmağazalar




  • Cumhuriyet




  • Atapark




  • Hasankale Kaplıcaları




  • Ilıca Kaplıcaları




  • Palandöken




  • Tortum Şelalesi




  • Abdurrahman Gazi Türbesi




  • Havuzbaşı




  • Ayazpaşa
    ve diğer mesire alanları...

    Coğrafi Özellikleri



    Erzurum'un Bir Bölümü Karadeniz Bölgesindedir,Diğer Bir Bölümü ise Doğu Anadolu Bölgesin'de yer almaktadır. Anadolu'da deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikteki tek büyük yerleşim yeri olan Erzurum yüksek bir yaylanın güney batı bölümünde yer alır. Yerleşme alanı yer yer 2000 metreye kadar yükselen bir ova üzerinde bulunur. Bölge kuzeyde , güneyde Palandöken dağları ile çevrilmiştir. Buradan geçen İpek Yolu ve verimli ovaları bölgenin tarih boyunca yerleşme alanı olarak seçilmesinde önemli rol oynamıştır. Bu arada yer yer şiddetli depremlere maruz kalan şehir ve çevresi önemli ölçüde zarar görmüştür.

    Erzurum Merkez'de Bulunan Bazı Tarihi Eserler





  • Çifte Minareli Medrese




  • Orhan Gazi Camii




  • Lala Mustafa Paşa Camii




  • Murat Paşa Camii




  • Rüstem Paşa Kervansarayı




  • Ulu Camii , Atabey Camii




  • İbrahim Paşa Camii




  • Erzurum Kalesi




  • Yakutiye Medresesi






  • Kültür ve Sanat



    Şehirde bir çok kültürel faaliyet imkânı bulunmaktadır. birçok oyun sergilemektedir. Şehirde 3 sinema salonu bulunmaktadır. İhsan Doğramacı Vakfı Özel Bilkent her ay Bilkent Senfoni Orkestrası'nın konserlerine ev sahipliği yapmaktadır.

    Erzurum ili

    Erzurum ili, Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan bir ildir.
    İlin kuzeyinde Rize ve Artvin, Kuzeydoğusunda Ardahan, batısında Bayburt ve Erzincan, doğusunda Kars ve Ağrı, güneyinde Bingöl ve Muş bulunmaktadır.

    Kış turizmi ve üniversiteler arası kış oyunlarının adresi olup aynı zamanda 2011 'na hazırlanmaktadır.

    Erzurum Türkiye'nin en çok güneş gören illerinden biri olmasına rağmen en soğuk illerindendir. Çünkü, Erzurum'un rakımının fazla olması ver kar yağışının yoğun olması güneş ışınlarının uzaya tekrar geri yansımasını sağlar.Ve Türkiyenin en milliyetçi illerinin başında gelir.

    İlçeleri

    Erzurum iline bağlı 19 ilçe vardır. Bunlar:




  • Aşkale




  • Çat




  • Erzurum




  • Hınıs




  • Horasan




  • Ilıca




  • İspir




  • Karaçoban




  • Karayazı




  • Köprüköy




  • Narman




  • Oltu




  • Olur




  • Pasinler




  • Pazaryolu




  • Şenkaya




  • Tekman




  • Tortum




  • Uzundere

    Kaynaklar

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Erzurum_(merkez)Vikipedi

    Linkler





  • http://www.erzurum.gov.tr/Erzurum Valiliği




  • http://www.erzurum.bel.tr/Erzurum Büyükşehir Belediyesi




  • http://www.erzurum.pol.tr/Erzurum Emniyet Müdürlüğü




  • http://www.atauni.edu.tr/Erzurum Atatürk Üniversitesi




  • http://www.erzurumlu.net/Erzurum Tanıtım Portalı




  • http://www.erzurum25.net/Erzurum




  • http://www.erzurumspor.net/Erzurumspor Web Sitesi
  • 29 Nisan 2011 Cuma

    AYHAN IŞIK

     
    Ayhan Işık
    Doğum adı
    Ayhan Işıyan
    Doğum
    5 Mayıs 1929(1929-05-05)
    İzmir
    Ölüm
    16 Haziran 1979 (50 yaşında)
    İstanbul
    Ulus
    Evlilik(ler)i
    Meslek(ler)
    Sinema oyuncusu

    Ayhan Işık, (d. 5 Mayıs 1929, İzmir; ö. 16 Haziran 1979, İstanbul). Asıl adı Ayhan Işıyan'dır.Yeşilçam sinemasının en başarılı aktörlerindendir.
    Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü mezunu olan Işık, bir süre Bab-ı Ali'de ressam olarak çalıştı. Daha sonra Yıldız Dergisi'nin açtığı yarışmayı kazanarak sinemaya geçti. Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan ilk filmidir. Daha sonra yaptığı filmlerle çok beğenilip ' Taçsız Kral ' ünvanını kazandı.1959 yılında Hollywood’a giderek şansını bir de orada denemek istedi. Sinema konusunda incelemelerde bulundu. Türkiye’ye dönüşüyle ardı ardına filmler çevirmeye başladı. Bu yıllarda çevirdiği Küçük Hanım seri filmleri halk tarafından oldukça beğenildi. 1970’ li yıllarda yeni bir moda rüzgarıyla film yıldızları peş peşe sahneye çıkmaya, plaklar doldurmaya başlamıştı. Ayhan Işık da bu modaya uydu ve klasik Türk müziği dalında sahneye çıktı ve plak doldurdu. Her türlü ve tarzlarda , yeteneğiyle göz doldurmayı başardı. Romantik , Komedi , Macera ve diğer tarzlarda örnekler sundu. 200 kadar film çevirdi. 1975’den itibaren yapımcı, yönetmen ve senarist olarak Türk sinemasına katkıda bulundu.
    13 Haziran 1979 tarihinde İstanbul’da evinin balkonunda güneş çarpmasına bağlı beyin kanaması geçiren Ayhan Işık hastaneye kaldırıldı ise de kurtarılamadı ve üç gün sonra vefat etti. İstanbul Zincirlikuyu mezarlığında gömülüdür.

    ZEKİ MÜREN


    6 Aralık 1931 tarihinde Bursa’da doğdu. Bursa'da başladığı orta öğrenimini İstanbul'da Boğaziçi Lisesi'nde tamamladı. İstanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak pekçok kez sergiledi.

    Zeki Müren, Bursa'da tamburi İzzet Gerçeker'den aldığı solfej ve usul dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949'da, Boğaziçi Lisesi'nde okurken Agopos Efendi (sinema yönetmeni ve senaryo yazan Arşavir Alyanak'ın babası) ile udi Kirkor'dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdü. Daha sonra, fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif İçli'den çeşitli eserler meşk etti; Refik Fersan'dan, Sadi Işılay'dan, Kadri Şençalar'dan yararlandı.

    1950'de sınavla İstanbul Radyosu'na girdi. İstanbul Radyosu’nda 1951'de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Bundan sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak okumaya başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. Müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi.

    Zeki Müren 600'ü aşkın plak, kaset, CD doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın "Bir muhabbet kuşu" güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te, "Manolyam" adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı. Zeki Müren Türkiye'de en çok konser veren ses sanatçısıdır. Bir yılda yüz konser verdiği dönemler olmuştur.
    İki yüz dolayında şarkı besteledi. On yedi yaşındayken bestelediği "Zehretme hayatı bana cânânım" mısraıyla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu" (suzinâk), "Manolyam" (kürdilihicazkâr), "Bir demet yasemen" (nihavend), "Gözlerinin içine başka hayal girmesin" (nihavend) güfteli şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır.

    Zeki Müren 1954'te Beklenen Şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başladı. Büyük bir ticari başarı kazanan bu filmden sonra şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği on sekiz filmde daha oynadı. 1955'te de Arena Tiyatrosu'nca sahneye koyulan Çay ve Sempati adlı oyunda da baş roldeki oyuncuydu. Ayrıca 'Bıldırcın Yağmuru' isimli bir şiir kitabı da vardır.

    Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980'den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. Bodrum'daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 Eylül 1996 Çarşamba günü, TRT İzmir Televizyonu'nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Mezarı, doğum yeri olan Bursa'da Emir Sultan Mezarlığındadır.

    Hakkında yazılanlar

    1.Zeki Müren
    Nalan Seçkin
    Bilgi Yayınevi

    “Zeki Müren'in ölüm haberi Türkiye gündemine bomba gibi düştü. İlk aşamada kimse inanamadı, fakat gerçekti. Her faniyi bekleyen son onu da 24 Eylül 1996 Çarşamba günü saat 20.59'da TRT İzmir Televizyonu'nun makyaj odasında yakalamıştı. Aslında Azrail'le, bant çekimi yapılan stüdyoda, yüze yakın medya temsilcisinin gözleri önünde selamlaşmıştı ama, kuvvetle olası ki, kendine özgü nezaketi ve tane tane sözcükleriyle can alıcıya yalvardı: "Burada olmasın n'olur!”

    Zeki Müren BBC Ses Kaydı

    Zeki Müren BBC Türkçe’de 1976 yılında Sabih Aykolar eşliğinde bir söyleşi yapar.


    Londra’da ilk konserini Royal Albert Hall konser salonunda verir. Daha sonra 3 Mayıs 1976′da aşağıdaki mülakatı yapar.




    Nuri Çolakoğlu’nun Zeki Müren röportajından: 1983





    Ayça Abakan’ın Zeki Müren röportajından: 1983




    Kaynakça:
    http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2009/11/091115_anni_ses_aykolermuren.shtml
    http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2009/11/091115_anni_ses_.shtml
    http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2009/11/091115_anni_ses_abakanmuren.shtml

    Zeki Müren Dinleyicilerine Çağrı

    Değerli ziyaretçiler,
    Sitemizin daha da zenginleşmesi için fotoğraf, gazete küpürü ve sizin çektiğiniz videolara ihtiyaç duyuyoruz.

    Sitemiz açıldığından beri telif haklarına saygılı olacak şekilde, Internetten bulduklarımızı yayınladık.

    YAZININ DEVAMI »

    Kanlıca


    Kapanmış Gönül Kapım


    Geleneksel Türk Gölge Oyunu Hacivat ve Karagöz yüzyıllardır ülkemizin ölümsüz sahne sanatları arasında yer alır.

    Sanatın günümüzdeki büyük temsilcisi Metin Özlen bu çalışmasını şöyle anlatıyor:
    Sanat güneşimiz merhum Zeki Müren’in kendim yaptığım tasvirini ilk kez kendi doğduğu yer olan Bursa’da hayal perdesine çıkararak onu da diğer gölge oyununun ölümsüz tipleri arasına dahil ettim.

    Detaylı şekilde okumak ve Karagöz ve Hacivat hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayınız.
    http://www.karagozhacivat.com/Makaleler.htm
    Not: Zeki Müren tasvirinin tüm hakları Sayın Metin Özlen’e aittir.


    Sen Gözlerimde Bir Renk

    HATIRA
    Geçsin günler, haftalar,
    Aylar, mevsimler, yıllar…
    Zaman sanki bir rüzgar
    ve bir su gibi aksın…
    Sen gözlerimde bir renk,
    Kulaklarımda bir ses
    ve içimde bir nefes
    Olarak kalacaksın…
    Söz: Enis Behiç Koryürek, Beste: Erol Sayan, Makam: Rast


    Zeki Müren’den Tekerleme

    TRT ekranlarından ve siyah beyaz TV zamanından bir video. Büyük sunucu Halit Kıvanç ile birlikte hoş bir tekerleme sunuyorlar.


    Beyaz Gül

    Zeki Müren – Belgin Doruk
    Beyaz Gül
    İlk aşkım, tek güneşim
    Yalnız kalbime doğsan
    Bir beyaz gül gibisin
    Ne olur benim olsan.
    Koklasam doya doya
    Benim elimde solsan
    Bir beyaz gül gibisin
    Ne olur benim olsan.

    Veda Busesi

    Veda Busesi
    Beste : Yusuf NALKESEN
    Güfte: Orhan Seyfi ORHON
    Makam : Muhayyerkürdî
    Usûl : Semâi
    Hani o bırakıp giderken seni
    Bu öksüz tavrını takmayacaktın
    Alnına koyarken veda buseni
    Yüzüme bu türlü bakmayacaktın
    Gelse de en acı sözler dilime
    Uçacak sanırım birkaç kelime
    Bir alev halinde düştün elime
    Hani ey gözyaşım akmayacaktın


    “Size doyum olmaz sevgili dinleyicilerim. Ama n’apayım ki zamanı bize doyuran saatin iki siyah parmağı, akreple yelkovan, bana ‘hadi güle güle’ diye işaret ediyorlar. Gelecek hafta aynı vakitte i’şallah yine görüşmek üzere, hadi alla’sma’ladık…”

    28 Nisan 2011 Perşembe

    FERRARİ

    Ferrari


    Başlığın diğer anlamları için bakınız: Ferrari (anlam ayrımı)
    Ferrari S.p.A.
    TipAnonim Şirket
    Kuruluş1947
    KurucuEnzo Ferrari
    ŞehirMaranello
    Ülkeİtalya
    Önemli kişilerLuca di Montezemolo, (Başkan)Piero Ferrari, (Başkan Yardımcısı)Amedeo Felisa, (Genel Müdür)Giancarlo Coppa , (Finansman Müdürü)
    AlanOtomotiv
    ÜrünSpor arabalar
    Gelir 1,921 milyon (2008)[1]
    Çalışan sayısı2,926 (2007)[2]
    KaynakFiat S.p.A.
    Web sitesiFerrariworld.com
    Ferrari, lüks spor otomobilleri üreten İtalyan otomobil markasıdır. 1929 yılında Alfa Romeo'nun yarış takımı olarak kurulmuş, 1946 yılında otomobiller üretimine başlamıştır. Merkezi; İtalya'nın Modena şehrinin yakınındaki Maranello'dadır.
    Ferrari'nin hikâyesi, Enzo Ferrari'nin yaşam hikâyesi olarak kabul edilir. Ferrari üzerine yayınlanan hemen hemen tüm belgeseller ve tanıtımlar da; Enzo Ferrari'nin yaşam hikâyesi anlatılır.

    Konu başlıkları

    [gizle]

    Ferrari'nin kuruluş süreci

    Enzo Ferrari, Modena şehrinde 1898 yilinda dünyaya geldi. I. Dünya Savaşı'nda babasını ve kardeşlerini kaybettikten sonra yalnız bir yaşamla 1916 yılında, henüz 18 yaşındayken buluşur. Yarışçılık kariyeri de bu dönemlerde başlar.
    1920 yılında, Alfa Romeo'nun yarış pilotlarından biri olur; ismi de bu dönemde bir efsane misali kulaktan kulağa yayılır. Onun da öncülüğünde Alfa Romeo araba yarışçılığının bir numaralı ismi oldu. Enzo Ferrari'nin hız tutkusu, daha önce hiç kimsenin ulaşamadığı hızlarda virajları dönebilme kabiliyeti yanı sıra; arabasının ergonomisinden, motor aksamına her şeyiyle ilgilenmesi, onu araba yarışları tarihinin ölümsüzleri arasına sokar.
    1929 yılında Scuderia Ferrari'yi Alfa Romeo'nun yarış takımı olarak kurar. 1932 yılına kadar Enzo Ferrari yarışmaya devam etti; ancak oğlu Dino Ferrari'nin doğumuyla yarışlardan ayrılarak, otomobil fabrikasının işlerine geçer. Lakin bu dönemde, araba motorlarının güçsüzlüğü; hafif spor arabaların gelişmesi üzerine çalışmalara başladı.
    Kontrolündeki yarış takımı katıldığı tüm yarışları kazandı; sadece 1935 yılında Mercedes'e geçilir. 1935 yılında Mercedes'in bu yarışı kazanmasında Castrol'un deterjan bazlı motor temizleyicisi büyük rol oynar. Bu motor temizleyicisi, Mercedes'in motorunu Alfa Romeo'dan daha üstün performanslı ve istikrarlı kılar. Ertesi yıl, Castrol ürünlerini Alfa Romeo da kullanmaya başlar; günümüzde de halen Castrol motor bakımı ürünleri sunmaktadır.
    Enzo Ferrari'nin yarış otomobillerini yaratma becerisi; onu Alfa Romeo'nun sportif direktörü yapar. Ancak; Enzo Ferrari'nin detaylarına bakmadan imzaladığı direktörlük kontratında, ayrılması durumunda 4 yıl başka bir yarış takımında çalışamayacağı ve tasarım yapmasının yasak olduğu kuralı vardı. Böylece kendi yarattığı o güne kadar eşi benzeri görülmemiş otomobil ergonomisini geliştirmesine de izin verilmez.
    Direktörlükten ayrılmasıyla; Auto-Avio Costruzioni'yi kurdu. Bu şirket bazı yarış takımlarına parçalar satar. Doğduğu şehir Modena'da, küçük bir araba üretimi atolyesi kurdu; ve burada sadece kendisinin kullanması için bir araba yapmaya çalışır. Ancak, II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtalya zor günler geçirmektedir. Modena'nın bombalanmasıyla, tasarımına yeni başladığı arabayı da bitiremeden Maranello'ya taşınmak zorunda kalır. Yıllar sonra Ferrari Modena 360; Enzo Ferrari'nin kütüphanesinde kalan basit bir ön tasarımını baz alarak Pininfarina tarafından yapılacaktır.

    Ferrari'nin kuruluşu ve maddi sorunlar [değiştir]

    Enzo Ferrari
    Maranello'ya kaçışı sonrasında, burada tekrar bir atolye kuran Enzo Ferrari; 1946 yılında, Dünya otomotiv tarihin en çok "düşlere" giren ismi Ferrari'yi kurar.
    Ferrari 1951 yılında İngiltere Grand Prix'inin yanı sıra; Le Mans'da 14 zafer kazanır. 1960 ve 1965 yılları arasında 6 yıl üst üste Le Mans'ı kazanması da Ferrari'yi otomobil yarışçılığının en büyük ismi yapar. Ancak, gelişen dünya ekonomisi ile; profesyonelce işleyen şirketlerin hızına erişemez.
    Maddi olarak büyük sorunlar yaşayan Ferrari'nin yaşadığı bu sorun; halen günümüzde profesyonelce işlemeyen şirketlerin hazin sonunu simgelemektedir. Profesyonel bir şirketin bir banka'dan borç almaya çalışması gerekirken; Enzo Ferrari şirketi ayakta tutabilmek için İtalyan Mafyası'ndan borç alır.

    Dino Ferrari'nin ölümü [değiştir]

    İtalyan Mafyası'na borcunu geri ödeyemeyen Enzo Ferrari'nin oğlu, Dino Ferrari, genel bakış açısına göre (filmlerde ve belgesellerde anlatıldığı üzere) İtalyan Mafyası tarafından zehirlenerek öldürülür. Bu konuda iki değişik bakış açısı daha vardır; mahkeme tutanakları "kas gelişememezliği" hastalığından öldüğünü yazar. O dönemde İtalyan medyası bunu Dino Ferrari'nin uyuşturucu kullanmasıyla da ilgili olduğunu sunmuştu; ancak Dino Ferrari 24 yaşında vefat etmesine rağmen arabalar üzerine müthiş bir bilgisi vardı. Formula 2 arabaları için V6 motorunu daha 23 yaşındayken düşünüp, Vittorio Jano'ya da ertesi yıl ölmeden önce teknik düşüncelerini iletmişti. Bu da, o'nun en son günlerinde bile oldukça zinde olduğunu gösterir.
    1956 yılında Enzo Ferrari hukuksal anlamda bu olayın üzerine fazla gidemez, lakin bu dönemde gerek İtalya ve gerek Amerika Birleşik Devletleri'ndeki illegal yaşam ve mahkemeler; Sicilya'daki aileler tarafından yönetilmekteydi.
    Bu olayın üzerine, Enzo Ferrari; Ferrari'nin "Ferrari Dino" serisini yarattı.Ancak bu arabaya ferrari logosu konulmasına Enzo Ferrari şiddetle karşı çıktı.Bu nedenlede araca "Dino" yazan bir logo konuldu. Bu tasarım Ford'un yarattığı en hızlı ve yarışlardaki en başarılı arabası Ford GT40 'a ilham kaynağı olacaktır.

    Ferrari'nin Fiat'a satılması [değiştir]

    Maddi sorunlardan kurtulamayan Ferrari, hisselerinin bir bölümünü Fiat'a sattı. Bunun üzerine Ford 1963 yılında 18 Milyon dolarlık bir teklif sundu. Enzo Ferrari hemen hemen her konuda anlaşıp, ancak Ford'un yarış takımını kontrol etme isteği Enzo Ferrari tarafından reddeder ve anlaşma bozulur. Bu da Ford'un o dönemde yarışlara girmesine sebep olur. 1969 yılında oldukça güç durumda kalan Enzo Ferrari şirketin hisselerin yarısını Fiat'a vererek, yönetimden bir adım geri çekildi. 1988 yılında da Fiat hisselerin %90'ına sahip olur..
    Ford'un Ferrari tarafından hazırlıkları yapılmış, birçok masrafa girilmiş projesinin iptal olması ardından; Ford "Ferrari" projesine "Ford GT40" ismi altında devam etti. İki yıl deneme sonrasında, Ferrari'yi yarışlarda geçmesi de Amerikan otomobil yarışçılığının en büyük günlerinden biri olarak kabul edilir.

    Pininfarina'nın Ferrari'yle buluşması ve Enzo Ferrari'nin ölümü [değiştir]

    Ferrari Testarossa
    1969 yılı Ferrari'nin tarihindeki en önemli yıllardan biridir. Lakin bu yıl, Enzo Ferrari tasarımcı dostu Battista Farina'nın oğlu Sergio Pininfarina'ya çizdiği muhteşem çizgiler doğrultusunda şans tanıdı. Prototip olarak sunulan 1969 Ferrari 512s, 1967 Ferrari 206 Dino'nin daha ince ve modern çizgilerle yaratılmış halidir. Üretime geçen 1971 Ferrari BB ile Ferrari dünya otomobil dünyası arenasına tekrar girer.
    1984 yılı, Pininfarina'nın otomotiv dünyasının yeni bir çağa başlatmasına şahit olur. Tüm zamanların en güzel tasarımlarından biri olarak gösterilen Ferrari Testarossa; satışa sunulur sunulmaz yüksek fiyatına rağmen lüks otomobillerde satış rekorları kırar. Testarossa, halen günümüz spor arabalarının çizgilerini örnek aldığı efsanevi bir otomobil haline dönüşür.
    1988 yılında, Enzo Ferrari; Ferrari'nin 40'ıncı yılı için üretilen F40'ın sunulmasından bir yıl sonra vefat eder. Enzo Ferrari'nin, her ne kadar yaşamında son günleri olsa da; en çok beğendiği Ferrari'nin F40 olduğunu söylemiştir.
    Ferrari F40'ın ilk sahibi, dünya tarihinin en büyük futbolcularından biri olarak gösterilen Diego Armando Maradona'dır. AC Milan başkanı Silvio Berlusconi, Napoli'nin Serie A şampiyonu ve İtalya Kupası'nı Maradona ile 1987 yılında alması üzerine; kendisine transfer teklifinde bulundu. Napoli başkanı Corrado Ferlaino da, Maradona'yı Napoli'de tutabilmek için kendisine Ferrari tarafından üretilen tek siyah renk F40 'ı hediye etti. Maradona da halen günümüzde kararını Ferrari yüzünden verdiğini söylemektedir.
    Enzo Ferrari'nin ölümü ardından Ferrari'nin şirket olarak çok daha profesyonelce işlemesi başlar. Lakin, hisselerin büyük bir çoğunluğu Fiat'a geçer.

    1990'lı yıllarda Ferrari [değiştir]

    Ferrari V12 motoru
    1992 Ferrari 456 GT , 1994 F355 ve 1996 550 Maranello takibi senelerde sunan Ferrari; Dünya'nın dört bir yanında en güzel lüks spor araba olarak tanınmasını sağladı. Ferrari, kuruluşunun 50'inci yılında F50 modelini limitli sayıda üreterek dünyaya sundu.
    1979' dan sonra Formula 1 pilotlar şampiyonluğunu ve 1984' den sonra da takımlar şampiyonluğunu kazanamayan Scuderia Ferrari yarış takımı, 1990 yılında McLaren' den ayrılan Alain Prost ile anlaştı. 1990 yılının son yarışı Suzuka Büyük Ödülü' nde Ayrton Senna' nın Alain Prost' a kasıtlı çarpması sonucu şampiyonluğu kaçırdı. 1991 ve sonrasında yeteri kadar mücadeleci bir Formula 1 aracı üretemeyen Ferrari, birkaç yıl daha şampiyonluk mücadelesine giremedi.
    1993 yılında takımın yönetimine Jean Todt' un getirilmesi ile yeniden yapılanmaya giden Scuderia Ferrari, 1995 yılının sonunda 1994 ve 1995 yıllarının dünya şampiyonu Michael Schumacher ile anlaştı. 1996' da kötü bir sezon geçiren takım, 1997 ve 1998 yıllarında şampiyonluk için tekrar güçlü bir aday olmasına rağmen yine son yarışlarda şampiyonluğu kaçırdı. Ferrari, 1999 İngiltere Büyük Ödülü' nde 1. pilot Michael Schumacher' in kaza yaparak ayağını kırması sonucu yarışlardan uzak kalmasına rağmen, Eddie Irvine ile şampiyonluk mücadelesine devam etti. Ferrari, pilotlar şampiyonluğunun yine son yarışta kaybetmesine rağmen, 1984 yılından beri kazanamadığı "Formula 1 Takımlar Şampiyonu" unvanını kazanmayı başardı.

    2000'li yıllarda Ferrari [değiştir]

    Michael Schumacher 2005 ABD Grand Prix öncesi basın toplantısında
    2000 yılında Mika Hakkinen ve McLaren' e karşı Michael Schumacher ile kazanılan pilotlar şampiyonluğu, 21 yıl sonra kazanılmış ilk "Formula 1 Pilotlar Şampiyonluğu" unvanı olmasının yanında 5 yıl sürecek bir başarının da başlangıcı oldu.
    2001 yılında McLaren ve BMW Williams' ın ortak olduğu şampiyonluk yarışını önde tamamlayan Ferrari, 2002 yılında radikal özelliklere sahip F2002 adlı araç ile büyük bir üstünlük sağlayarak şampiyonluğu sezonun bitiminden çok önce elde etmeyi başardı. 2002 yılının sonunda Ferrari' nin bu üstünlüğü nedeniyle Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA), Formula 1' de masrafları azaltarak diğer takımların rekabet gücünü arttırmak amacıyla bazı kural değişikliklerine gitti.
    2003 yılında yeni kurallardan etkilenmesine rağmen tekrar hem takımlar hem de pilotlar şampiyonluğunu kazanmayı başardı.
    2004 yılında F2004 ile 18 yarışın 15' ini kazanarak 2002' deki üstünlüğünü daha da ileri taşıyan Ferrari, Ferrari' nin 2004' ü de domine etmesinin üzerine FIA daha radikal kural değişikliklerine gitti. 2005 yılında aleyhine değiştirilen kurallara ayak uyduramayan Ferrari, araç ile lastik arasında yaşanan uyumsuzluk ve kural değişikliklerinin amacına ulaşmasi nedeniyle şampiyonayı ancak 3. olarak tamamlayabildi.
    2006 yılında yapılan yeni kural değişiklikleri ve 3 litre V10 motordan 2.4 litre V8 motora geçişle birlikte yeniden bir toparlanma dönemine giren Ferrari, şampiyonluk mücadelesine tekrar ortak olmuştur.Monte Carlo Grand Prix'in de şampiyon pilot Michael Schumacher'in diğerlerini engellemek adına aracını yolda bıraktığı gibi bir suçlama yüzünden ve arından yaptığı motor değişikliği ile garajdan, diğer pilot Felipe Massa'nın da sıralama turlarında yaptıgı kazadan dolayı son sıradan başlaması ile tarihindeki en kötu sıralama ile başlamalarına rağmen Michael Schumacher muhteşem bir sürüş ile böyle zor bir pistte 5.'liği elde ederek şampiyon ruhunu ve tecrübesini ortaya koymustur.
    F2004, birçok otorite tarafından gelmiş geçmiş en iyi Formula 1 aracı olarak kabul edilir. Michael Schumacher de bu dönemde elde ettiği başarılarla üst üste rekorlar kırarak tüm zamanların en başarılı Formula 1 pilotu olmuştur.
    2004 yılı itibari ile, Fiat Ferrari'nin %56'sını, Mediobanca %15'ini, Commerzbank %10'unu, Lehman Kardeşler %7'sini ve Ferrari'nin oğlu Piero Ferrari %10'una sahiptir.
    Ferrari'nin 60'ıncı yıl için tasarladığı F60 modeli "Enzo Ferrari" ismiyle satışa sunulur.
    2007 yılında McLaren Takımı'nın GP2 pilotu Lewis Hamilton'u ve Renault'tan Fernando Alonso'yu transfer etmesi ve Ferrari'nin Michael Schumacher'in emekli olmasıyla boşalan koltuğa McLaren Mercedes'ten Kimi Raikkonen'i oturtmasıyla pistin tablosu hayli değişti.İlk yarış olan Avustralya Grand Prix'ini Kimi Raikkonen kazandı fakat daha sonraki yarışlarda bu yeni transfer beklenen başarıyı istenen seviyede gösteremedi.
    Takım arkadaşı Felipe Massa ise kararlı ve yarışı sonuna kadar kovalayan bir tablo çiziyordu.Fakat ilerleyen yarışlarda Raikkonen şampiyonluk mücadelesine yeniden ortak oldu.McLaren Mercedes takımının yeni transferlerinin ve otomobillerinin performansı ise Ferrari'de az da olsa ümit kırmaya devam ediyordu.Özellikle yeni transfer çaylak Lewis Hamilton her yarışta adeta çaylak olduğunu unutturuyordu.Fakat sezon içinde Ferrari'nin teknik şefi Nigel Stepney'in Ferrari'nin otomobili hakkında ki yaklaşık 800 sayfalık teknik bilgiyi rakip takım McLaren'e sızdırdığı ortaya çıkınca Nigel Stepney takımdan uzaklaştırıldı ve FIA'ya başvurulup McLaren'e dava açıldı.Dava sonucunda Mclaren Mercedes'in takım patronu Ron Dennis bilgilerin kullanılmadığını söylese de takım 100 milyon dolarlık bir cezaya çarptırıldı ve 2007 sezonu içinde almış olduğu tüm takım puanları silindi.McLaren şampiyona sonuna kadar otomobilinde hiçbir değişiklik yapmadan yarıştı.2007 sezonun son iki yarışını Ferrari pilotu Kimi Raikkonen kazanarak Pilotlar Şampiyonası'nda birinci oldu.Takım arkadaşı Felipe Massa ise sezonu üçüncülükle kapattı.2007 sezonu bitmesine rağmen olaylar bir türlü durulmadı.McLaren Mercedes sezonunun son yarışı olan Brezilya Grand Prix'inde benzin deposu ısısı ve benzin miktarını gerekçe göstererek Ferrari'nin kazanmasına itiraz etti fakat mahkeme reddetti ve Raikkonen'in birinciliği tescillendi.Biten yarışlar ve bitmeyen olaylar.Formula 1 2007 sezonu skandalların patlak verdiği bir yıl olarak tarihe geçti.

    Ferrari Satış Prensipleri [değiştir]

    Scuderia Ferrari yakaladığı trendi kullanmasını iyi bilerek talep gördüğü dönemlerde kısıtlı araç üreterek araçlara olan rağbeti artırma yoluna gitmiştir. Bu sayede herkes araca sahip olamıyor ancak bir sonraki modele talep artıyordu. Bu sayede fiyat politikası yükselme eğilimi gösterir oluyordu. Bu teknik genel olarak bütün az üretim yapan otomotiv şirketleri tarafından kullanılmaktadır. Ancak Ferrari nin buna ek olarak yaptığı diğer bir husus ise, araçlarını ikinci ele düştüğü zaman aracı kurumlar vasıtasıyla değerinin üstünde fiyatlara toplamasıdır. Bu yolla Ferrari marka araçlar değer kaybetmeyen araçlar olarak anılmaya başlanmıştır. Doğal olarak buda marka imajı için her üreticinin arayıpta bulamadığı bir katkı demektir. Bu sayede değerine değer katan marka halen avrupa da ve tüm dünyada elindeki araçları satmak isteyen tüm Ferrari kullanıcılarından aracı alarak bu marka otomobillerin ikinci elde piyasanın serbest ellerine düşmesini engellemektedir. Bu yüzden avrupa kaynaklı oto ikinci el sitelerinde eski model veya düşük fiyatlı Ferrari modeline rastlamak zordur, zira bütün satılan araçlarını Ferrari titiz bir çalışma ile her zaman takip altında tutar.

    Modelleri [değiştir]

    Spor arabaları [değiştir]

    Ferrari'nin ilk modelleri sadece spor amaçlı idi, günümüzdeki lüks spor arabası halinde değildi.
    • 1948-1950 166
    • 1951 195 Coupe
    • 1951-1952 212 Coupe/Cabriolet
    • 1952 340 MM Berlinetta/Spider

    Orta motorlu V6/V8 [değiştir]

    Ferrari Dino, ortadan motorlu ilk Ferrari idi. Bu tarz, 1980lerde ve 1990lardaki hemen hemen tüm Ferrari'lerde görünmektedir.
    Ferrari F430 TMS

    2 kişilik [değiştir]

    Ferrari'nin ürettiği 2 kişilik arabaları, satılan arabalarının büyük bir çoğunluğunu temsil eder.

    Orta motorlu 2+2 [değiştir]

    Ön motorlu 2+2 [değiştir]

    Orta Motorlu (12 Silindir) [değiştir]

    Superarabalar [değiştir]

    Güncel [değiştir]

    Eski [değiştir]

    Kaynakça [değiştir]

    1. ^ italiaspeed.com/2009/cars/industry. "22.01.2009 Fiat Group Q4 and Full Year Financial Report". 2009-01-22 tarihinde erişilmiştir.
    2. ^ fiatgroup.com (2007). "Annual Report 2007". 2008-04-08 tarihinde erişilmiştir